Kuzey yarımkürede kış yaşanırken, Güney Yarımküreye seyahat etmek nasıl bir duygu diye merak edenleriniz varsa bu yazı tam size göre. Futbolun ve sambanın kalbine, Rio de Janerio’ya gidiyoruz. İstanbul-Rio hattı Frankfurt üzerinden 15 saat sürüyor. Dünyanın bu iki gözde şehri arasındaki saat farkı 6. Günbatımına doğru iniş yaptığımız havalimanı şehre yarım saat mesafede, ama yoğun trafikte merkeze ulaşmak 1 saatimizi alıyor. Otelimiz Sheraton, Windston gibi lüks otellerin boy gösterdiği “Barra” bölgesinde. Yoğun yaz sezonu nedeniyle 1980’li yıllardan kalma üç yıldızlı bir sayfiye otelinde konaklıyoruz. Manzaramız Atlantik Okyanusu. Dalga sesleri ile uyuyup uyanmak ve sonsuz güzellikteki uçsuz bucaksız kumsalı seyretmek muhteşem bir duygu.
Brezilya’nın En Popüler Şehri Rio
Brezilya’nın en popüler şehri olan Rio futbolu, plajları ve zirveleri ile ünlü. Kentin nüfusu 10 milyon. Ülke nüfusunun 195 milyon ve yüzölçümünün ise 8,5 milyon km2 olduğu düşünürse nüfusu mütevazı kalıyor. Kentin en gözde zirvelerinden biri Pao de AçuÇar ya da yaygın bilinen adı ile Sugar Loaf. Rio’yu kuşbakışı görmek için müthiş bir yer. Ama havanın açık olmasını kollamanız gerek. Zirveye çift kademeli bir teleferik yolculuğu ile ulaşılıyor. Manzara göz alıcı. Kilometrelerce uzanan kumsallar, okyanusa serpiştirilmiş adalar ve yatlar, sahillerin yanı başında yükselen gökdelenler ayağınızın altında. Hava sisli olsa da, sıcaklığı ile içimizi ısıtan güneşin okyanusa akseden ışıltıları keyfimizin kaçmasına izin vermiyor.
Şişenin içine geri dönen cin misali, zirvenin sisinden sıyrılıp soluğu şehrin dünyaca ünlü plajlarında alıyoruz. Rio, boylu boyunca plajların uzandığı, hayatın da plajların etrafında aktığı bir kent. Plajda olmak Rio’lu için adeta bir yaşam biçimi. Bir taraftan halk plajlarda güneşlenip denize girerken, diğer tarafta trafik vızır vızır akıyor. Plajların karşı cephesinde ise lüks konutlar sıralanıyor. Plajların berrak kumlarında bata çıka salınıp, okyanusun dalgaları ile dans edercesine yüzmek eşsiz bir deneyim. Hafta içi olmasına karşın plajlar kalabalık. Futbol ve voleybol oynayanlar, kros yapanlar, vücut çalışanlar, tahta raketlerle tenis oynayanlar ve tabii ki güzelliği dillere destan Brezilyalı kızlar plajlarda görebileceğiniz sıradan kareler. Burada her spor ayrı bir öneme sahip. Her yaştan insanı spor yaparken görmeniz mümkün. . İnsanların çoğu kros yapmayı bir yaşam biçimi haline getirmiş. Kros yapanlar ve bisiklet kullananlar için yolun yan tarafında kilometrelerce uzanan özel parkurlar var.
Futbol
Brezilya halkı futbola tutku derecesinde bağlı. Kızların top cambazlığının erkeklerden aşağı kalır yanı yok. Şehir Vasgo de Gama, Flamengo, Botafogo ve Fuliminense olmak üzere dört büyük futbol kulübüne ev sahipliği yapıyor ve aralarında müthiş bir rekabet var. Ülkenin 2014 yılı Haziran-Temmuz aylarında ev sahipliği yapacağı Dünya Kupası’na ilişkin hazırlıklar da tüm hızıyla devam ediyor. Başta Maracana Stadyumu olmak üzere maçların oynanacağı 12 şehirdeki birçok stadyum yenileniyor. Hükümet bu iş için 3,5 milyar dolar ayırmış bulunuyor. Otel fiyatları da yoğun rezervasyon baskısı ile artışa geçmiş durumda. Dünya Kupasını canlı izlemek istiyorsanız hem otelinizi rezerve etmek hem de bilet almak için acele etmelisiniz.
Hiç şüphesiz Rio denince akla ilk gelen plaj dünyaca ünlü Copacabana. Ama İpenema ve Leblon da bir o kadar ünlü ve gözde. Üç plaj birbirinin peşi sıra sıralanıyor. Her ne kadar Copacabana daha ünlü olsa da benim favorim İpenema. Plajlar gündüz dışında gece de hareketli. Hafta sonu ise sahilde canlı müzik ve dans zirve yapıyor. Deniz dalgalı ve zaman zaman yüzmek tehlikeli olduğu için plaj boyunca belli aralıklarla, sahil güvenliğin görev yaptığı beyaz badanalı, numaralandırılmış cankurtaran kuleleri sıralanmış. Denizin keyfini en fazla sörf yapanlar çıkarıyor. Rio sahillerinde sörf yapmak bir tutku, neredeyse tüm gençler plajda, kelepçe şeklinde bileklerine bağladıkları sörf tahtaları ile denizin keyfini çıkarıyorlar. Sahil boyunca sık aralıklarla açılmış büfeler ve oturma yerleri var. Buralarda Açai adı verilen dondurma benzeri soğuk bir tatlı revaçta. Ayrıca tüm tropikal meyveler emrinize amade.
Rio halkı kendine has, canlı, sevecen, iyimser ve rahat bir karaktere sahip. Hayatı telaşsız yaşıyorlar. Taksici bile “hafta sonu tatilimi yaparım abi, kafamı boşaltmam lazım” diyecek kadar rahat. Hizmet sektörü zayıf. Restoranlarda ve kafelerde müşteri olarak varlığınız ile yokluğunuz bir. Trafik genelde yoğun. Trafikte yol alırken kendinizi zaman zaman büyük bir amazon ormanının içinden geçiyor gibi hissediyorsunuz, etraf o kadar yeşil. Şoförler hızlı araç kullanıyorlar, adeta her biri birer ralli pilotu. Birkaç istisna dışında taksi şoförleri İngilizce bilmiyorlar, daha doğrusu Portekizce dışında başka bir lisan konuşamıyorlar. Fransızcanız varsa kelime türetme şansınızı kullanabilirsiniz. Yabancı dil bilinmemesi turistler için genel bir sorun. Halkın ancak %2-3’ü İngilizce konuşabiliyor. Bu durum en elit yerlerde bile çok değişmiyor.
Lapa
Rio’da karnaval zamanı dışında eğlencenin ritmini en iyi yakalayabileceğiniz yer Lapa. Şehrin kuzeyinde, Santa Teresa’nın eteklerinde kalan bu bölgede canlı müzik eşliğinde sokak ortasında kendilerini müziğin ritmine kaptırıp çılgınca samba yapan insanları izlemek ayrı bir keyif. Tavernaların, barların yer aldığı Lapa’nın merkezi dışında arka sokaklarında da hayat olabildiğince canlı. Meşhur Rio Karnavalı’nın nerede yapıldığını merak edenleriniz var ise biraz hayal kırıklığına uğrayabilirler. Karnaval ne plajlarda ne de Lapa’da yapılıyor. Karnaval Lapa’ya yakın bir yerde, Sambadrome adı verilen, etrafında betondan oturulacak alanların olduğu, karnaval zamanı değilse asla gidilmeyecek küçük bir stadyumda yapılıyor.
Şehrin en rağbet edilen alışveriş bölgesi Down Town. Burası Rio’da gerçek hayatın aktığı, iş yaşamının canlı olduğu bir bölge. Bir İstanbullu gözü ile Eminönü’nden farksız. Hayat ne pahalı ne de ucuz. Bu bölge dışında alışveriş için AVM’lerin toplandığı Barra Bölgesi ideal. Satın alabileceğiniz hediyeliklerin başında farklı renklerde tılsımlı taşlardan yapılmış takılar ve renk renk papağanlar geliyor.
İkinci gün ilk durağımız Rio’da fakir halkın sefalet içinde yaşadığı Favelalar. Farklı renklere boyanmış, çoğu yamaçlara kurulu, üst üste sıralanmış evler son derece bakımsız bir görüntü arz ediyor. Buralarda 150-200.000 kişi yaşıyor. Favelalar genellikle yabancıların hoş karşılanmadığı ve orada olmaktan keyif alınacak yerler değil. Buraları kendi başınıza gezmeniz güvenli değil, en doğrusu bu bölge için düzenlenen turlara katılmak. Bölgenin hemen birkaç yüz metre ilerisinde ise zenginlerin yaşadığı gökdelenler yükseliyor. Bu da doğal olarak Favelalarda zaman zaman isyana varan olayların çıkmasına neden olabiliyor. Favelalar şehrin belli bölgelerine dağılmış olmakla birlikte, en yaygın olduğu yerler Rocinha ve Vila. Favelalar da Dünya Kupasına hazırlanıyor. Otellerde doluluk oranının % 100’e yaklaştığı ve fiyatların üçe dörde katlandığı bir ortamda, ülkeye gelecek turist sayısının bir milyona ulaşacağı beklentisi ile favelalarda yaşayanlar gerekli hazırlıkları yaparak mütevazi mekanlarda konuklarını ağırlamaya hazırlanıyor.
Christo Tepesi
Rio’da son uğrak yerimiz şehrin sembolü olan İsa Heykeli’nin olduğu Christo Tepesi. Burası şehre 730 metre yükseklikten bakan bir yer. Tepede Dev Kurtarıcı İsa heykeli var. Tepeye trenle çıkılabiliyor veya belli bir yere kadar araba ile çıkılıp sonrasında shuttle ile devam edilebiliyor. Tren seferleri 20 dakikada bir. Trenlerin hem kendisi hem de kondöktörleri Nuh nebiden kalma. Trenimiz dik ve dar bir yoldan kağnı hızıyla zirveye çıkarken her iki tarafımız ağaçlarla örtülü. Yolun belli yerlerinde yukarıdan inen treni beklemek üzere durmak zorunda kaldığımızdan çıkış süresi uzuyor. Bu deneyimi bizim gibi gün batımı sonrası yaşadığınızda, yolculuğunuz trenin içinde zaman zaman elektriklerin kapatıldığı farklı bir fanteziye dönüşebilir. Zirvede sizi şehrin dört bir yanını görebileceğiniz muhteşem bir manzara bekliyor. Bir tarafta dünya futbolunun mabedi Maracana, diğer tarafta adalar, muhteşem yat limanı ve Lagoon Gölü‘nün mücevher gibi ışıklar altında pırıl pırıl parıldayan görüntüsü. Ellerini iki tarafa açmış şekilde şehri kucaklayan 39 metre yüksekliğindeki dev Christo heykeli ise koyu Katolik bir ülke olan Brezilya’nın şanına yakışır cinsten bir dünya harikası.
Veda
Rio’ya veda zamanı… Rahatlık üzerine tasarlanmış yaşam tarzı, sımsıcak insanları, muhteşem kumsalları ve renkli gece hayatı ile ıskalanmaması gereken bir destinasyon Rio. Karnavalda samba yapamamış olsak da, şehrin kumsallarına sevgi tohumlarımızı serpiştiriyoruz belki tekrar yolumuzu düşer diye.