Ağustos böceği kadar tembelim bu sabah,
Çalışkan karıncalar baş düşmanım.
Kamplumbağa gözümde bir başka değerli,
Bir timsah kadar miskin bedenim, yatağım bataklık.
Baykuşlar kadar sessiz, porsuklar kadar kirliyim.
Sürüngenler kadar yerle bir olmuş gövdem,
Bacaklarım leyleklerinki kadar uzun.
Kuyruğumu altıma almışım, bilmem ne misali.
Yunusların şefkatine muhtaç omuz başım,
Kaplanlar kadar yırtıcı yaralı yüreğim.
Yılanlar kadar zehirli dil ucum,
Develer kadar kin dolu heybem.
Maymunlar kadar şaklaban dudaklarım,
Tilki kadar sinsi, koyun kadar saf bakışlı gözlerim.
Köpek kadar sadığım kimi zaman sevdiğime,
Kimi zaman bir kedi kadar nankör.
Tavşan kadar beyaz ve yumuşak tenim,
Akbabalar kadar haşin ve sivri pençelerim.
İnsan görünümlü bir leş kargası misali,
Kendi ölümü yemeyi bekliyorum.
İşgüzarlık bu yaptığım, belki biraz bencillik,
Ne kadar çirkin olsa da bir yüzüm,
Söylemeye utansam da insan olan sizlere,
Ne kadar kaypak olduğumu,
Arslan gibi doğrulup yine de kükrüyorum,
“Yaşadıklarım sadece benim görünen yüzüm,
Ben görünmeyen karanlık yüzümü seviyorum”.
Mustafa Kemal Yılmaz